Bu Blogda Ara

30 Nisan 2012 Pazartesi

Paralel Yaşamlar

Bir hayat yaşıyorsunuz ve yaşadığınız,sizin etkiniz dışında yaşadığınız bir olay karşısında başka bir hayata geçiş yapıyorsunuz. Yaşamış olduğunuz hayat geçiş yaptığınız hayattan daha iyiyse birçok sorunla da karşı karşıya kalabiliyorsunuz. Belki de mevcut hayatınızdan daha iyi bir hayat yaşamaya başlıyorsunuz. Buna paralel yaşamlar deniliyor. Hawking,  paralel yaşamlar üzerine bir teori geliştirmiş. Stephen Hawking'in geliştirdiği evren teorisi, hesaplamalara dayalı yepyeni bir açıklama getiriyor. Hawking, mantıksal olarak beynimizde hiçbir şeyin bir bütünden bağımsız gerçekleşmediğini ileri sürüyor. Görülebilir evrenlerimiz dışında, iç içe geçmiş ve eşizlerimizin bulunduğu, görülemeyen daha çok sayıda evren olduğunu belirtiyor.



Bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine Seda Diker’in “Beni Ararken” kitabını okudum..Yazarın dili oldukça akıcı ve paralel evlerde insanların hayat akışlarının nasıl boyut değiştirdiğini örnekleyen yaşamların öyküsüne yer veriliyor. Bazen mevcut hayatlarımız iyi de gitse mutlaka o hayata dair olumsuz yönleri ortaya çıkarmak için elimizden geleni yapıyoruz. Paralel evren teorisinde ise geçiş yaptığımız hayatta yaşadıklarımız bir önceki hayatta ne kadar anlamsız şeyleri kafamıza taktığımızı, gerçek değerleri hiç fark etmediğimizi adresliyor.

Okuma listenize alabileceğiniz, bir sayfayı okurken diğer sayfada neler olacağını heyecanla bekleyeceğiniz bir kitap.

 

15 Nisan 2012 Pazar

Bazı İnsanlar Neden Daha Başarılı Olur?Çizginin Dışındakiler/ Bill Joy

MediaCat yayınlarından Malcolm Gladwell tarafından yazılan Outliers "BAZI İNSANLAR NEDEN DAHA BAŞARILI OLUR?" kitabını okuyorum. Kitapta başarıyı getiren birçok faktörden bahsediyor ve bu faktörleri farklı bölümlerde ele alıyor.

Kitabın İkinci bölümü ise "10 Bin Saat Kuralı". Bu kuralı uygulayanlardan biri ise bugün yazılım dünyasında önemli isimlerden biri olan Bill Joy.

Bill Joy ile ilgili bölümü sizlerle paylaşmak istedim.
Başarının en büyük sırlarından bazıları; doğru zamanda doğru yerde olmak, çok çalışmak, fırsatları iyi gözlemlemek...

Bill Joy

Yıl 1971.Uzun boylu, utangaç  ve 16 yaşında. Matematikte cin gibi; MIT, Caltech ve Waterloo  Üniversitei gibi okullar bu tür yüzlerce öğrenciyi kendine çekiyor. “Bill küçük bir çocukken, daha öğrenmek isteyip istemediğini bile bilmeyecek  yaştayken , herşey hakkında herşeyi öğrenmek istiyordu” diyor babası William. “Ona becerebildiğimizde yanıt verebiliyorduk. Veremediğimizde ise sadece bir kitap veriyorduk. “
Bill Joy’un kamyon dolusu yeteneği vardı. Ancak tek faktör bu değildi. Bu gelişmenin anahtarı Beal Caddesi’ndeki o sıradan binaya yolunun düşmesi olmasıydı.

1970’lerin başlarında Joy programlama öğrenirken bilgisayarlar oda büyüklüğündeydi. Tek bir makine(ki gücü  ve belleği belki şu andaki mikrodalga fırınınızdan daha düşüktü) 1 milyon dolardan daha pahalıydı ve bu 1970’lerin dolarıydı. Bilgisayalar nadirdi.Bir bilgisayar bulsanız bile erişmeniz  zordu; erişseniz bile belli bir süre için kiralamak bir servet tutuyordu. Dahası programlamak fazlasıyla uzun ve yorucuydu. Bilgisayar programlarının delikli karton kartlar kullanılarak yaratıldığı dönemdi. Her kod satırı karta delgi makinesi kullanılarak basılıyordu. Karmaşık bir program bu kartlardan upuzun binlerce olmasa da yüzlerce yığınını gerektirebiliyordu. Bir program hazır olduğunda erişiminizdeki ana bilgisayara gidip kart yığınlarını operatöre veriyordunuz. Bilgisayar tek bir seferde sadece tek bir görevi yerine getirebildiği için, operatör programınız için rezervasyon yapıyordu ve sırada sizden önce kaç kişi bulunduğuna bağlı olarak kartlarınızı birkaç saat, hatta bütün bir gün geri alamayabiliyordunuz. Ve programınızda tek bir hata bile yapsanız kartları geri alıp hatayı bulmak ve bütün süreci yeniden başlatmak zorundaydınız.
Bu koşullar altında birinin programlama uzmanı olması son derece güçtü. Hiç kuşkusuz, yirmili yaşlarınızın başlarında uzman olmanız kesinlikle olanaksızdı. Bilgisayar odasında geçirdiğiniz her saatin sadece birkaç dakikasında program yapabiliyorken, 10 bin saatlik bir pratiğe nasıl ulaşbilirsiniz? Kartlarla programlama yapmak diye anımsıyor o dönemin bilgisayar bilimcilerinden biri “size programlamayı öğretmiyordu. Sabretmeyi ve düzeltme yapmayı öğretiyordu”
1960’ların ortalarına kadar programlama sorununa çözüm getirilemedi. Bilgisayarlar sonunda her seferinde tek bir “rezervasyon”dan daha fazlasıyla başa çıkacak kadar güçlendi. Bilgisayar uzmanları, bilgisayarların işletme sistemi yeninde yazılırsa makinenin paylaşabileceğini fark etti; bilgisayar aynı anda yüzlerce görevi yerine getirmek üzere eğitilebilirlerdi. Bu da artık programcıların bilgisayar kartı yığınlarını operatöre fiziksel olarak vermek zorunda olmamaları anlamına geliyordu. Düzinelerce terminal kurulup hepsi ana bilgisayara bir telefon hattıyla bağlanabilirdi ve herkes aynı anda çevrimiçi çalışabilirdi.

İşte Michigan da devreye bu noktada girdi, çünkü Michigan dünyada zaman paylaşımına geçiş yapan ilk üniversitelerden biri oldu. 1970’lerin başlarında , Michigan, Bilgisayar Merkezi’nde yüz kişinin aynı anda programlama yapmasına olanak tanıyan bilgisayar gücüne sahipti.
1971 sonbaharında Ann Arbor kampüsüne vardığında Bill Joy’u karşılayan fırsat da buydu. Michigan’ı bilgisayarları için seçmemişti.Lisede bilgisayarlarla hiç işi olmamıştı.Matematik ve mühendisliğe ilgi duyuyordu.Ancak birinci sınıtfa programlama merakına yakalandığında  tesadüflerin en güzeli yle- kendini dünya üzerinde 17 yaşında bir gencin istediği herşeyi programlayabileceği çok az yerden birinde buldu.
“Kuzey kampüsünde yaşıyordum ve Bilgisayar Merkezi de kuzey kampüsündeydi” diye devam ediyor  Joy. “Orada ne kadar mı zaman harcıyordum?Merkez 24 saat açıktı.Ben bütün gün orada kalıyor, sabah yürüyerek odama dönüyordum. O yıllar, bilgisayar merkezinde derslerde harcadığımdan daha uzun bir zaman harcıyordum.
Bill Joy’un yoluna çıkan fırsatlar seline bir bakın. Michigan Üniversitesi gibi ileri görüşlü bir okula gitmiş olduğu için delikli kartlar yerine zaman paylaşımına sahip bir sistem üzerinde pratik yapabildi; Michigan’daki bir sitemde bir kusur olduğu için istediği her şeyi programlayabildi; üniversite bilgisayar merkezinin 24 saat açık tutmak için para harcamaya hazır olduğundan bütün gece orada kalabildi ve bu işe bu kadar zaman ayırabildiği için UNIX’i yeninden yazma fırsatıyla karşı karşıya gelene dek bu görevi yerine getirebilecek düzeye ulaşmıştı. “Michigan’da büyük olasılıkla günde sekiz on saat programlama yapıyordum” diye devam ediyor. “Berkeley’e gittiğimde ise, gece gündüz programlama yapıyordum. Evde bir terminalim vardı. Gece ikiye üçe kadar uyanık kalıp eski sinema filmlerini izler ve programlama yapardım. Bazen klavyenin başında uyuyaklırdım”. Berkeley’e gittiğimde yetkin olmaktan hala biraz uzaktım. Oradaki ikinci yılımda ustalaştım. 30 yıl sonra bugün hala kullanılmakta olan programları da o zaman yazmaya başladım.” 1971, Michigan Üniversitesinin ikinci sınıfına gelindiğinde ciddi ciddi programlama yapmak.Yazları da ekleyin ve sonra Berkeley’deki ilk yıl gece gündüz yapılanlar. “Şöyle böyle belki de… 10 bin saat?dedi sonunda. “Doğru”

12 Nisan 2012 Perşembe

İşe Alım Görüşmelerinde Yapılması Gerekenler ve Yapılmaması Gerekenler ile ilgili ufak ipuçları

Yeni mezun olanlar, işinden memnun olmayıp iş arayışı içerisinde olanlar ve işinden memnun olduğu halde farklı koşullarda iş değişliği yapmak isteyenler dönem dönem iş görüşmelerine gidiyorlar. Görüşmeler sırasında ön izlenim olarak işe alım sorumlusunu etkilemek adına ufak ipuçlarını içeren videoyu paylaşıyorum.


9 Nisan 2012 Pazartesi

Morrissey 19 Temmuz tarihinde İstanbul'da

İKSV tarafından 3-19 Temmuz tarihlerinde gerçekleşecek 19.Caz Festivali kapsamında Morrissey önemli isimlerden biri olacak.

Morrissey, 19 Temmuz tarihinde Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi'nde yer alacak.

19. İstanbul Caz Festivali’nin tüm programı 26 Nisan'dan itibaren caz.iksv.org adresinde yer alacak.
Morrissey konseri ile İstanbul Caz Festivali programında yer alan tüm konserlerin biletleri ise 28 Nisan Cumartesi gününden itibaren Biletix satış kanalları ve ana gişe İKSV'den satışa çıkıyor.



Steven Patrick Morrissey (born 22 May 1959), known as Morrissey, is an English singer and lyricist. He rose to prominence in the 1980s as the lyricist and vocalist of the band The Smiths. The band was highly successful in the United Kingdom but broke up in 1987, and Morrissey began a solo career, making the top ten of the UK Singles Chart on ten occasions. Widely regarded as an important innovator in indie music,[1] Morrissey has been described by music magazine NME as "one of the most influential artists ever," and The Independent has stated "most pop stars have to be dead before they reach the iconic status he has reached in his lifetime."[2] Pitchfork Media has called him "one of the most singular figures in Western popular culture from the last twenty years."[3]
Morrissey's lyrics have been described as "dramatic, bleak, funny vignettes about doomed relationships, lonely nightclubs, the burden of the past and the prison of the home."[4] He is also noted for his unique baritone vocal style (though he sometimes uses falsetto),[5] his quiff haircut and his dynamic live performances. His forthright, often contrarian opinions, especially on the subject of race, have led to a number of media controversies, and he has also attracted media attention for his advocacy of vegetarianism and animal rights.

Bir Yalınayaklar Hareketinden Öğrenilenler

Hindistan'ın Rajasthan bölgesinde bulunan sıradışı bir okul çoğu okuma yazma bilmeyen köylü kadın ve erkekleri kendi köylerinin güneş enerjisi mühendisleri, sanatkarları, diş hekimleri ve doktorları olmak üzere yetiştiriyor. Yalınayaklar Koleji adlı okulun kurucusu Bunker Roy okulun nasıl işlediğini anlatıyor.

Bunker Roy'un konuşması oldukça etkili ve  farklı bir bakış açısı kazandırıyor. Konuşmasını ise Mahatma Gandhi'nin "Önce sizi umursamazlar, sonra size gülerler, sonra savaş açarlar, sonra siz kazanırsınız" cümlesiyle bitiriyor.

 Videoyu izlemenizi tavsiye ederim.
 http://www.ted.com/talks/lang/tr/bunker_roy.html

8 Nisan 2012 Pazar

2012 yılında IK'yı bekleyen trendler

Deloitte, 2012 yılında İK'yı bekleyen trendler üzerine kapsamlı bir rapor hazırlamış. Trendleri ise belli başlıklarda toplamış.Rapor ekli linkten ulaşabilirsiniz. http://www.ikgundemi.com/uploads/6/7/8/0/6780997/us_cons_hctrends12_022312.pdf

1- In 2012, growth is job #1
2- Operation globalization
3- Fast-track to the top
4- People risk is risky business
5- Seeing around corners
6- #social #mobile @work
7- Clouds in the forecast
8- Stay in front with an effective sales force

Yetenek Sarrafları

Yetenek Sarrafları; günümüzde şirketlerin başarı sırlarını sadece rakamsal sonuçlara bağlamayıp, özellikle şirket içerisinde varolan yetenekli çalışanların keşfedilip, çalışanlara belli noktalarda yatırım yapılmasını ve önemli pozisyonlara getirilmesinin önemini vurguluyor. Özellikle Hindustan Unilever, P&G,Agilent, Novartis gibi firmaların yetenek sarflarını keşfetmeleri ile ilgili örnekler kitapta çok iyi aktarılmış.


Yetenek Sarraflarının İlkeleri ;

1. En başta CEO olmak üzere aydın bir yönetim ekibi.Sıradan CEO'lar şirketlerinin geleceklerini finansal ve strateji hedefler doğrultusunda planlar. Aydın CEO ise ilk önceliğinin şirketi geleceğe götürecek yetenekleri inşa etmek ve harekete geçirmek olduğunu bilir.

2. Fark gözetme yoluyla meritokrasi. Fark gözetme meritokrasiyi besler; aynılık(insanları farklılaştırmada başarısızlık)da sıradanlığı. Yüksek performansı otomatik olarak, kararlaştırılmış finansal hedeflere ulaşmaya ya da bu hedefleri aşmaya bağlayan şirketlerde çoğu zaman ikincisi gerçekleşir.Yetenek sarrafları ise istisnasız,performansın altında yatan birçok nedeni irdeler. Böylece liderleri tanıyabilir ve yeteneklerine, davranışlarınıa ve değerlerine göre ödüllendirebilirler.

3. Çalışma değerleri.

4. Bir güven ve açık sözlülük kültürü. Bir şirket, çalışanlarının güçlü yönlerini ve geliştirilmesi gereken özellikleri hakkında doğru bilgiye sahipse ancak o zaman onları geliştirebilir ve ancak insanlar içtenlikle yani, dürüst ve açık bir biçimde konuşurlarsa bu bilgileri elde edebilir.

5.Titiz bir yetenek değerlendirmesi. Yetenek sarrafları, insanlarıyla ilgili süreçlerde de finansal sistemlerindekiyle aynı hedef ve sonuç yönelimine sahiptir. Açık, zamana dayalı insan geliştirme hedefleri belirlerler ve bu hedeflerin nedenlerini ve nasıllarını tartışırlar.

6. İnsan kaynakları ile iş ortaklığı.

7. Sürekli öğrenme ve gelişme. Yetenek sarrafları, hızlı değişen iş ortamının, hem yöneticilerinin becerilerinin hem de kendi liderlik ölçütlerinin sürekli olarak değişmesini ve güncellenmesini gerektirdiğini bilirler.

Yetenek Sarrafları / Akıllı Liderler Niçin İnsanlara Rakamlardan Fazla Değer Verir? Bill Conaty&Ram Charan /MediaCat

7 Nisan 2012 Cumartesi

İstanbul bu sene muhteşem konserlere ev sahipliği yapıyor...

Bu sene dünyanın devleri İstanbul'da sahne alıyorlar. Madonna, Red Hot Chili Peppers, Guns'N'Roses, Evanescence ve Apocalyptica konserleri kaçırılmamalı.

Madonna -  07 Haziran 2012 / Türk Telekom Arena Stadyumu
Red Hot Chili Peppers- 08 Eylül 2012 / Santral İstanbul
Guns'N'Roses-06-07 Temmuz 2012 / Park Orman
Evanescence- 06-07 Temmuz 2012 / Park Orman
Apocalyptica- 06-07 Temmuz 2012 / Park Orman

Yenilikçi İK (Innovative HR) Zirvesi / 19 Nisan 2012

İnsan Kaynakları Sektöründe yılın belli dönemlerinde farklı kuruluşlar tarafından sektöre önemli vizyon kazandıran konferanslar ve seminerler düzenleniyor.

Yenilikçi İK Zirvesi,  Business Network Center tarafından 19 Nisan 2012 tarihinde Double Tree Moda Hilton Otel'de düzenlenecek. Zirvenin başlıkları ise; " Artık Bilinen Yöntemleri Her yerde Aynen Uygulamak Yok, Bir Kurumun İK Yönetimi Ötekine Benzemeyecek", "Innovasyon Konusunda Kendisini Geliştiren İK Departmanları başarıyı yakalacak".

Zirve'nin Konuşmacı Katılımcıları ; Erol Bilecik(CEO)-Index Group, Lami Yağcılarlıoğlu (İK Direktörü)-Bosch, Yekta Özözer (ABC Danışmanlık ve Eğitim), Murat Höke (Inovasyon,Kalite ve Müşteri İletişim Direktörü)- TEB, Ersin Aydın (IK'dan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı)-Turkcell Global Bilgi, İpek Aral Kişioğlu (Kaynağım İnsan.com)

Zirve ile ilgili ayrıntılı bilgiye http://www.bncturkey.com/tr/yenilikci_knusmaci.html sitesi'nden ulaşabilirsiniz.

 

Etkili İnsanların 7 Alışkanlığı/Stephen R.Covey

Stephen R.Covey tarafından yazılan Etkili İnsanları 7 Alışkanlığı kişisel değişim konusunda bizlere güçlü dersler veriyor.7 Alışkanlık aşağıda belirtilen başlıklarda toplanıyor.
1) Proaktif Ol / İnsanın yaşam düzeyini bilinçli bir çabayla yükseltme konusundaki tartışma götürmez yeteneğinden daha cesaret verici bir olgu bilmiyorum. (Henry David Thoreau)
2) Sonunu Düşünerek İşe Başla / Geride yatanlar ve ileride yatanlar, içimizde yatanlarla karşılaştırıldığında önemsiz kalır. (Oliver Wendell Holmes)
3) Önemli İşlere Öncelik Ver / En önemli şeyler; asla en önemsizlerin insafına bırakılmamalı. (Goethe)
4) "Kazan/Kazan" Diye Düşün / Altın Kuralı belleğimize yerleştirdik; şimdi onu hayata geçirelim. (Edwin Markham)
5) Önce Anlamaya Çalış, Sonra Anlaşılmaya / Kalbin, aklın hiç bilmediği kendine özgü nedenleri vardır. (Pascal)
6) Sinerji Yarat / Kendime rehber olarak bir azizin umudunu alıyorum; hayati şeylerde, birlik-önemli şeylerde, çeşitlilik- her şeyde, cömertlik ( George Bush)
7) Baltayı Bile / Bazen küçük şeylerden ne müthiş sonuçlar alındığını gördükçe... İçimden, küçük şeyler olmadığını düşünmek geliyor. (Bruce Barton)